Konya Şeker’den 113 milyon 484 bin destek

Konya Şeker’den 113 milyon 484 bin destek

Konya-Kulu Kozanlı sokaklarından Stokholm’ün sahne ışıklarına

Konya-Kulu Kozanlı sokaklarından Stokholm’ün sahne ışıklarına

Kulu’da 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlandı

Kulu’da 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlandı

Datça açıklarında 4,6 büyüklüğünde deprem

Datça açıklarında 4,6 büyüklüğünde deprem

Filenin Sultanları, Tokyo Olimpiyatları’na veda etti

Filenin Sultanları, Tokyo Olimpiyatları’na veda etti

Çıkış Kapısı
Çıkış Kapısı

          Ne kadar çok TV kanalı var. Her gün birileri farklı yayınlarda aynı güncel konular üzerine konuşup duruyorlar. Gece yarısına kadar süren programlarda ne politikacılar ne de gazeteciler tartışmalardan bir sonuca varıyor… İzleyenlere kafa karışıklığı ve zihinsel yorgunluktan başka bir şey vermiyor…

Koparılan gürültüler, terör saldırıları, mezhep ve ırkçılık çatışmaları, kırılan kalpler, bölünen insanlar, işlenen kadın cinayetleri ve çocuk istismarları ile ilgili her gün izlenen tartışma programları toplumu biraz daha geriyor.   Sorunlar avuntularla geçiştirilmeye çalıştırıldığı için konuşanların inandırıcılığı da kalmıyor.  “Bunların hesabı sorulacak”, “Misliyle karşılık verilecek”, “Yasalarda düzenlemeler yapılacak” gibi yatıştırıcı sözler bizleri yavaş yavaş tüketiyor… Umutların kırılmasına neden oluyor…

Tüm bunlara bağlı olarak  “Yorgunum” diyenler çoğalıyor… “ O kadar çok hiçbir şey yapmayasım var ki” sözü gibi paylaşımlar yapılıyor.   Bu denli “çokluk” ve “paylaşımlar” bizlere,  toplumun diriliğinin kalmadığını gösteriyor…

Bunlar yaşandıkça, hiçbir şey yapmadan  “BANA İZİN VERİN, ÇOK YORULDUM.” deyip hayattan yavaş yavaş çekilen insanlarımızın sayısı gittikçe artıyor.  Yeteneklerini, sevgisini, emeğini ve bilgisini yaşamdan esirgemeye başlıyor…

Umudunu yitiriyor. Korkuyor. Düşünmüyor. Birilerini bekliyor. Kendisi olamıyor. Yaşadığı toplumdan el-ayak çekiyor.  Yüreğinin sesini dinleyemiyor. Olayları seyretmekle yetiniyor. Bölünüyor. Yaşadığı yere yabancılaştırılıyor. Sonuç;  tuzağa düşüyor ve adım adım yaşama görevlerini kaybediyor…

Kaybettikçe birilerini suçluyor veya “Bu ülke de yaşanmaz” deyip kaçmayı düşünüyor…  Böyle düşünmekle aslında kendine yeni bir zindan daha hazırlıyor… Kaçış kapısının özgürlük getireceğini sanıyor.  Özgürlük vaadinde bulunanların veya özgürlük satanların peşine takılıyor.  Oysa yanılıyor…

Wilhelm Reıch,Dirimin öldürülüşü” kitabında “Sorunun tuzak ya da çıkış yolu bulmakta değil. Sorun tuzağa düşmüşlerin kendisinde” diyerek bizleri uyarıyor. Bu sözler bize 15 Temmuz gecesi ve sonrası yaşananları da hatırlatıyor.  Polisiyle, askeriyle, memuruyla, siyasetçisiyle ve liderleri ile birlikte birçok insanın nasıl zayıf duruma düşürülebileceğini gösteriyor…

Bu tuzaktan nasıl kurtulacağız?

Öncelikle her birimizin kendine kurulan tuzağı fark etmesi ve kabul etmesi gerekiyor. Sonra çıkış yolu için kapıya yönelmek gerekiyor.  Yönelirken de engelleyenlerin, bağıranların, şiddet uygulayanların ve çıkarcıların tuzağına düşmemek için zekice hareket etmek gerekiyor…

Peki, nerededir bu çıkış yolu?

Wilhelm Reıch, “Yaşama işlevi çevremizdedir, içimizdedir, duyularımızdadır, burnumuzun dibindedir, her hayvanda, her bitkide, her çiçekte açıkça görülebilir. Bedenimizde, kanımızda duyarız onu.” diyor.

 

Bülent KAYA

Sosyal Hizmet Uzmanı

  • Yorumla

Sizce web sayfamız nasıl?

Sonuçları Göster

Yükleniyor ... Yükleniyor ...
Yeni gönderileri e-posta ile al:
Üye Girişi
  • Kullanıcı Adınız
  • Şifreniz